Hz. Osman’ın, Medine’de yaşanan su sıkıntısına çözüm bulmak amacıyla bir kuyuyu satın alarak Müslümanların kullanımına vakfetmesi, vakıf kültürünün İslam tarihindeki köklü yerini göstermektedir. Bu örnek, yardımlaşma ve dayanışmanın kurumsallaşmış bir biçimi olan vakıfların önemini vurgulamaktadır.
Vakıf: Yardımlaşma ve Dayanışmanın Kurumsal Biçimi
Vakıf, sahip olunan imkânların tüm canlıların faydasına sunulması, Allah yoluna karşılık beklemeden adanması anlamına gelir. Cenab-ı Hakk'ın emanet olarak verdiği malları ebedileştirmek, ahiret azığına dönüştürmektir. Sevdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcamanın, gerçek iyiliğe ulaşmanın yolu olduğu vurgulanmaktadır.
İslam Medeniyeti ve Vakıf Kültürü
İslam medeniyeti, aynı zamanda bir vakıf medeniyeti olarak tanımlanmaktadır. Ecdadımız, inşa ettikleri camiler, medreseler, hastaneler ve diğer hayır eserleriyle iyiliğin öncüsü olmuş ve hayırla yad edilecek eserler bırakmıştır. Milletimizin, gerek din, vatan ve mukaddesat uğrunda, gerekse Allah rızası için malını infak etmekten geri durmadığı belirtilmektedir.
Vakıfların Önemi ve Yanlış Kullanımının Sonuçları
Hayır yerleri ve eserleri, bağışlayanların emanetleri ve insanlığın hizmetine sunulmuş mekânlardır. Bu eserlerin ve gelirlerinin amaçları dışında kullanılması ağır bir vebal ve büyük bir günahtır. Vakıf gelirlerini haksız yere yiyenlerin dünya ve ahirette mutluluk yüzü görmeyeceği, Allah'ın, Peygamber'in ve Müslümanların laneti üzerine olacağı belirtilmektedir.
Vakıfların Yanlış Kullanımının Tehlikeleri
Bazı vakıf ve dernek görünümlü yapılar, yardım ve hizmet görüntüsü altında inancımıza, ahlaki değerlerimize, aile yapımız ve gençlerimize zarar veren faaliyetlerde bulunmaktadır. Genç dimağları zehirleyen çalışmaların, İslam'ın emir ve yasaklarına aykırı olduğu ve kabul edilemez olduğu vurgulanmaktadır.
Gelecek Nesillere Vakıf Mirası
Vakıflar, İslam medeniyetinin ebedi mühürleri ve hayrın anahtarları olarak tanımlanmaktadır. Bizlere düşen, hayır müesseselerinin kurulmasına, korunmasına ve gelecek nesillere aktarılmasına özen göstermek ve Allah için iyilik yolunda harcadıklarımızın karşılığını ebedi hayatta göreceğimizi unutmamaktır. Hutbe, kişinin yiyip tükettiğinden, giyip eskittiğinden veya hayır yapıp ahirete gönderdiğinden başka malının olmadığı uyarısıyla son bulmaktadır.