9 Nisan 2003 tarihinde, Beyaz Saray'da yapılan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) toplantısında, Türkiye'nin geleceğine dair çarpıcı bir rapor sunuldu. Toplantıda Başkan Yardımcısı Dick Cheney, güvenlik danışmanı, milli savunma bakanı, dışişleri bakanı, genelkurmay başkanı, merkez ordular komutanı ve CIA başkanı hazır bulunuyordu.
BOP Raporunun Türkiye Bölümü
Raporda, Türkiye ve İran'ın BOP'un kilit ülkeleri olduğu ve bu iki ülkenin ya ABD ile işbirliği yapması ya da çökertilmesi gerektiği belirtiliyordu. Türkiye'nin konumu ve olaylara bakışı ile İran'ınki farklı olduğundan, uygulanacak politikaların da farklı olması gerektiği vurgulanıyordu.
Türkiye'ye Karşı Planlar
Raporda, Türkiye'ye karşı ekonomik destekli psikolojik operasyonlar uygulanarak halkın ve Silahlı Kuvvetlerin direncinin kırılması hedefleniyordu. Türkiye, ekonomik kriz sınırında tutularak siyasi isteklere hayır diyemeyecek bir noktaya getirilmesi planlanıyordu. Bu planların uygulanmasında PKK örgütünün etkin bir şekilde kullanılması ve Türkiye'deki medya altyapısının bu amaçla kullanılması öngörülüyordu.
Küreselleşme ve Milliyetçilik Politikaları
Raporda, Türkiye'de küreselleşme ve ılımlı İslam modeli üzerinde çalışılırken, Azerbaycan ve İran'da ise sosyal yapıya dönük milliyetçilik planları uygulanması öneriliyordu. Bu planların amacı, bölgedeki güç dengesini ABD lehine değiştirmekti.
Planların Uygulanması ve Sonuçları
Raporun öngördüğü planların büyük ölçüde uygulandığı ve sonuçlarının Türkiye'nin iç ve dış politikalarında görülebileceği iddia ediliyor. Ekonomik baskılar, psikolojik operasyonlar, PKK'nın kullanımı ve medya desteği gibi faktörlerin uzun vadeli etkileri tartışılıyor.
Türkiye'nin Kritik Durumu
Yıllar sonra, Türkiye'nin geçmişte yaşadığı ve hala yaşadığı olaylar, raporun öngörülerini akla getiriyor. Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat süreçleri, FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi olaylar, raporun Türkiye'nin askeri ve siyasi istikrarını hedef aldığı yönündeki iddiaları destekler nitelikte. Bugün ise Türkiye'nin tarihinin en kritik günlerinden geçtiği ve toplumun bu tehlikenin farkında olmadığı belirtiliyor.