İzmit'in tarihsel dokusu, 30'lu yıllarda kent içindeki mezarlıkta oyun oynayan çocukların başı taçlı bir mermer heykel bulmasıyla başlayan bir serüvenin izlerini taşıyor. Yıllar sonra İzmit sokaklarında yazıtlı taşlar ve mermer sütunlar sıradan bir görüntü haline gelmiş; köy yollarında akan pınar suları lahitlere ve mezar kapaklarına dönüşmüştü. Bu tarihi kalıntılar, o dönemin günlük yaşantısının ayrılmaz bir parçasıydı.
Nikomedya'nın Mirası
Bitinya Kralı I. Nikomed tarafından kurulan ve Roma İmparatorluğuna da başkentlik yapmış olan Nikomedya'nın temelleri üzerinde yükselen İzmit, bugün kale ve duvar kalıntıları dışında pek çok izini toprak altında veya müzelerde saklıyor. Yeni Turan Okulu yanındaki anıtsal çeşme ve Hastane Bayırı'ndaki sarnıç gibi yapılar, kişilerin mülkiyetinde bulunuyor. Anıtsal çeşmenin sarnıcı bir binanın altında korunurken, İnbayırı'ndaki sarnıç ise ahır olarak kullanılmış ve günümüze ulaşmıştır.

İnşaatlar ve Arkeolojik Keşifler
İzmit'te yapılan temel kazılarında sıklıkla yazılı taşlar, heykeller, sikkeler ve mücevherler bulunuyordu. Bu buluntular, kanal, dehliz, lahit, mezar odası ve yapı kalıntıları gibi keşiflerle birlikte inşaatları uzatıyor, uzmanların müdahalesini ve kazı alanlarının korunmasını gerektiriyordu. Buluntuların güvenli bir şekilde yetkililere teslim edilmesi sürecinde polis ve jandarma desteği de alınıyordu.

Kağıt Fabrikası ve Antik Kent
İzmit Kağıt Fabrikası'nın inşası sırasında ortaya çıkan antik kent kalıntıları, çalışmayı arkeolojik bir kazıya dönüştürdü. Ameleler tarafından bin adetten fazla madeni para bulundu ve Agora olarak adlandırılan alanın planı çizildi. Kazı raporu o dönemki Alman arkeoloji dergisinde yayımlandı. Kazıda ortaya çıkan tarihi eserler, kısmen yerinde sergilenirken, bir kısmı da inceleme için İstanbul'a gönderildi.

Müzeleşmenin Uzun Yolu
Kağıt Fabrikası ve çevresinden çıkarılan eserler, 1947 yılında İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne taşındı. Bunların arasında İzmit'i başkent yapan Diokletian'ın büstü de bulunuyordu. Antik kentin üzerine kağıt fabrikasının inşa edilmesiyle, İzmit'in arkeolojik zenginlikleri ile mücadelesi devam etti. 20. yüzyılın ikinci yarısında artan inşaat faaliyetleri sırasında sürekli olarak yeni kalıntılar ortaya çıktı ve bu durum, İzmit'in müze-şehir olmasını gerekli kıldı.

Kayıplar ve Kazanımlar
İzmit'te birçok tarihi yapı, Kurtuluş Savaşı sonrası ve sonrasında yol, su, kanalizasyon ve bina inşaatları nedeniyle yıkıldı. Bunlar arasında Pantelemon Rum Manastırı, Pertev Paşa Hamamı, Necatibey Okulu ve birçok tarihi bina yer alıyor. 1967 yılına kadar İzmit'te bir müze bulunmuyordu. İlk kazılar sonrasında, toplanan eserlerin bir müze kuracak kadar çok olduğu belirtildi ve uzun süren çabalardan sonra 1967 yılında İzmit Müzesi açıldı. Müzenin yeri ve eserlerin korunması yıllar boyunca mücadele konusu oldu ve çeşitli yer değişiklikleri yaşadı. Günümüzde Kocaeli, arkeolojik bir müzeye ve üniversite bünyesinde arkeoloji laboratuvarına sahip.


